Asr suresi birçok âlimin hiçbir sure inmeseydi de bu sure tek başına yeterdir dediği suredir. Çok kısa bir sure olmasına rağmen anlam bakımından çok zengindir. Bize zamanın önemini sadece iman ettim demekle idrak edilemeyeceğini ve hüsranda olmamak için neler yapmamız gerektiğini anlatan suredir. Bir bakıma “iman ettik ya başka bir şeye gerek yok.” diyenlere apaçık bir cevaptır.
Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim
Asra yemin ederim ki, (1)
Burada bir yemin var, asra yani zamana yemin ediliyor. Hem de bu yemini Rabbimiz ediyor. Bizim yeminlerimiz ile Rabbimizin yeminleri arasında elbette fark vardır. Bizler sözümüzün doğru olduğunu ispatlamak için, karşımızdakini inandırmak için yemin ederiz oysa Rabbimizin kimseyi inandırmaya, ikna etmeye ihtiyacı yoktur. Peki Rabbimiz niçin yemin eder? Olaya dikkat çekmek için yemin eder. Kur’an’da yemin ifadelerinden sonra gelen ilk ayetler oldukça önemli ayetlerdir. Rabbimiz o ayetlere dikkat çekmek için bir önceki ayetlerde yeminle başlıyor ki bizler akabinde gelen ayete çok dikkat edelim. Rabbimiz burada zamana yemin etti. Dünyada bize verilen her şey imtihan olduğu gibi zaman da imtihandır ancak birçoğumuz bunu fark edemiyoruz. Allah yolunda iyilik yapmak için vakit yokluğundan şikayet ediyoruz. Anne babamıza, kardeşlerimize ayıracak bir dakikamız bile yok. Arkadaşlarımıza nasılsın demeyi ,gülümsemeyi bile çok görüyoruz. Derdi olanı dinlemeye, komşumuzun halini hatırını sormaya vaktimiz yok. Oysa dürüst olacak olursak faydası lüzumsuz işlerin peşinde koşmaya vakit buluyoruz amma velakin Rabbimizin emirlerine gelince vaktimiz yok diyoruz. Peki kendimize bir soralım: Araf 31‘de Rabbimiz ne buyurdu?
Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. (Araf 31)
Bizler bugün en büyük israfın tabağımızdaki pirinç taneleri olduğunu düşünüyoruz. Ancak alemlerin Rabbinin bize bahşettiği en büyük nimet olan zaman nimetini unutuyoruz. Pirinci israf etsek de zamanla tekrar kazanabiliriz ancak geçen zaman asla geri gelemez. O halde en büyük israf vaktim yok deyip namazı kılmamak ya da kazaya bırakmak, inandığımız Rabbimizi tanımak için Kur’an’ın yüzünü dahi açmamak, Rabbimizin emanet olarak verdiği evlatlarımızı doğru düzgün yetiştirmemek, yardıma muhtaç olanlarla ilgilenmeyip bana ne demek midir yoksa sofrada kalan bir parça ekmek midir? Kaybedilen her şey yerine zamanla koyulabilir ama zamanı geri getiremeyiz. Önemli işlerimizi bir kenara koyup boş işlerle vaktimizi doldurmayalım. Şu ömrümüzde nelere vakit bulduğumuzu bir düşünelim; internette para kazanmanın yollarını, yemek tariflerini, şarkı sözlerini aradığımız kadar bir ayet araştırıp uygulamanın derdine düşseydik her şey daha da güzel olmaz mıydı? Oysa hayatımızda bir ayeti araştırıp uygulamaya dahi vakit kalmadı. Biz de zamanı yanlış algıladık hep şikayet ettik. Rabbimiz, Hucurat 7’de ne buyuruyordu?
“,…fakat Allah size imanı sevdirdi ve onu gönlünüze sindirdi; inkârcılığı, yoldan çıkmayı ve emre aykırı davranmayı da size çirkin gösterdi…”(Hucurat 7-8)
Rabbimiz bize isyanı çirkin gösterdi ama biz yaşadığımız zamandan şikayet ettik, beğenmedik. Kötü zamana kaldık devir değişti bu zamanda bu din yaşanmaz uygulanamaz dedik. Bu zamanda Allah için ne yapabiliriz demedik. Örneğin “biz de sahabeler yani Peygamber Efendimiz’in(sav) arkadaşları gibi olsaydık biz de çok iyi Müslüman olurduk.” dedik ama o dönemde de zaman imtihanını kaybedenlerin olduğunu unuttuk. Tıpkı Tevbe 98‘deki bedeviler gibi Allah yolunda harcama yapmayı zarar sayanlar vardı. Onlar da Peygamber Efendimiz’in zamanında yaşamanın imtihanını veriyordu. Herkes canı gönülden iyilikler yaparken onlar yapmak istemiyordu. Allah yolunda sefere çıkmayıp oturmayı uygun görenler mi yoktu, okçular tepesinden kaçmayı tercih edenler mi? Onlar da kendi zamanlarının imtihanını yaşadılar. Bize gelince; bizler Peygamberimizin(sav) ömür harcadığı Allah’ın yolunda bir ayet bile dinlemeye vakit bulamadık, Allah’a kulluğa ayıracak 5 dakikamız bile yok. Bize verilen 24 saatin ne kadarını Allah’a kulluğa harcıyoruz? Görün bakın Rabbimiz niçin Asr suresinde zamana yemin etmiş? Şüphesiz ki bizler zamanımızın ne kadarını Allah’a kulluk için harcarsak onu o kadar seviyoruz demektir. Sevgi ,emek ister… Zümer 53‘te Rabbimiz “Ey kendi aleyhlerine günahta ölçüyü aşan kullarım,” diye seslenir bize. Peki bir insan günahta ölçüyü nasıl aşar? Araf 147’de “Halbuki âyetlerimizi ve âhirete kavuşmayı asılsız sayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar, sadece yapmakta olduklarından dolayı cezalandırılırlar.” buyuruluyor. Demek ki ayetleri ve ahiret gününü yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Bizim davranışlarımıza bakıldığında zamanı nereye ayırdığımız ortada. Rabbimizin verdikleri ile zamanı yaşayanlardan mı olduk yoksa buradaki ölçüyü aşan kullardan mı? Rabbimiz bizi günahta ölçüyü aşan kullarından olmaktan beri eylesin…